Yukarıdaki cevabıma ekleme yapmak istiyorum. Sen yüksek hızlarda (rölativistik hızlar) hareket ettiğinde zaman yavaşlıyor. Ancak senin bunu algılaman mümkün değil. Yani sen yine zaman normal hızında akıyormuş gibi algılarsın. Zamanın sana göre yavaş aktığını anlaman için durup ilk başladığın noktadaki zaman değişimini ölçmen lazım. Yani sana göre sen geç yaşlanmıyorsun. Diğerleri hızlı yaşlanıyor. Diğerlerine göre de tam tersi. İzafiyet dediğimiz şey de tam olarak bu.
Hazır beyinler davul gibi olmuşken bir de İkizler Paradoksundan bahsedeyim ki bu paradoks bir çok kaynakta eksik ya da yanlış anlatılıyor.
İkizler paradoksu şudur: Bir ikiz kardeş düşünelim. Bunlardan biri, ışık hızına yakın bir sabit hızda hareket eden bir uzay gemisine biniyor. Bu arkadaşın adı Yolcu olsun. Diğer kardeş de dünyada kalıyor. Bu arkadaşın adı da Hancı.
Şimdi Yolcu, uzay gemisine binde ve sabit hızla (örneğin 200.000 km/sn) dünyadan uzaklaşıyor. Geminin camından dünyaya baktığında şunu söyleyebilir: "Ben sabitim ve dünya benden 200 bin km/sn hızla uzaklaşıyor. Öyleyse dünyada zaman daha yavaş akıyor olmalı. Yani kardeşim benden daha geç yaşlanacak.". Bunu söylemesinde bir beis yoktur. Çünkü ivmesiz hareketlerde (izafi kuvvet oluşmayacağı için) hareketi algılamak mümkün değildir (bkz:
galileo'nun görelilik prensibi). Bun benzer olarak Hancı da "Ben sabitim ve kardeşim benden 200 bin km/sn hızla uzaklaşıyor. Öyleyse gemide zaman daha yavaş akıyor olmalı. Yani kardeşim benden daha geç yaşlanacak."
Şimdi ikisi de aynı şeyi söylüyor ve mantıken ikisi de doğru şeyi söylüyor. Paradoks denilen şey budur. Ancak aslında paradoks değildir. İşin doğrusu, kim gerçekten hızlı hareket ediyorsa o daha geç yaşlanır.
Bunun yanlış anlatılan hali de şöyle:
Bu adamlar ikiz. Biri ışık hızına yakın hıza çıkınca daha hızlı yaşlanıyor. Bu adamlar ikiz ama biri daha yaşlı ?!? Bunun mümkün olamayacağını falan düşünüyorlar heralde ki buna paradoks diyorlar. Halbuki gerçekte olan şey tam olarak bu.